BIRAK OLSUN?
- Alper Apaydın
- 13 Şub
- 1 dakikada okunur
Yaşamda her şey o kadar birbiri ile bağlantılıdır ki, insan aklının bunu takip etmesi mümkün olmaz. Her seçim, başka bir seçimin parçası. Her geride bırakış yine başka bir seçimin evet’i. En önemli olan o meşhur “el alem ne der, benim için ne düşünüyorlar” a takılmamayı öğrenebilmekte. Çünkü o el alem bir araya gelip seni haftada 15 dakika konuşacak diye, sen hayatından vazgeçtiklerinle, gömdüğün hayallerinle, istemeden seçtiklerinle yaşamı tamamlıyorsun. El alem’in umurunda bile olmuyor tabii. Geç de olsa elli yaş sonrası bu kararı almıştım. Arkamdan konuşacakların cesareti varsa önümden konuşmalarını istedim. Ancak lafı atıp kaçmak değil de cevapları varsa nedeni, nasılı da “bence”nin ötesinde, “sence”yi de düşünerek konuşabilsinler ya da sorabilsinler. Sonuçta herkesin kendi “bence”si kendi kişisel tarihinden doğar-gelişir. Kendi korkularımız insanları bize bağımlı kılar. Köşeye gizlenmiş ağzının suları akan kim bilir hangi korkuyu besleriz. Bırakalım düşünsünler, konuşsunlar, yargılasınlar. Niye mi? Biz izin vermesekte zaten olan olacak. Düşünen düşünecek, konuşan konuşacak. Kontrolü asla sende olmayan bir durumun içinde kendini hapsetmeye değmez. Bırak olsun…

