ELİNDEN GELENİN ÖTESİ
- Alper Apaydın
- 2 Mar
- 1 dakikada okunur
Hayatında iyi giden alanlar var, iyi gitmeyenler ya da istediğin kadar iyi gitmeyen alanlar.
Hayatında iyi gitmeyen alanlar için; ben beceremem, ben kaybedenim (I am a loser), ben arızalıyım, ben hatalıyım (I am a failure) ben kazanamam diyorsun.
O yapabilir, ben yapamam diyorsan eğer, ben ... diye kendinle ve dünyandakilerle konuştuğunu fark et. Belki de sen hatalı, yetersiz değilsin. Sadece istediğini yaratmak için çıktığın yolculuğu istediğin sonuçta tamamlamadın ve vardığın noktadan bakıp "ben beceremedim, ben yapamadım" diyorsun. Belki de o yolun devamı için daha önce denediklerinden farklı bir şey denemen gerekiyor, belki o fark seni ulaşmak istediğine ulaştıracak. Belki bir adım daha atacaksın ve yine istediğine ulaşamayacaksın ve yine yapamadım, denedim ama olmuyor diyeceksin, ya da denedim ama ancak bir adım daha yaklaşabildim, henüz varamadım denemeye devam diyeceksin. Her biri seçimin olsaydı ve sen isteğinden vazgeçmiyor olsaydın hangi olasılığı seçerdin? Hayatındaki başrolde olma olasılığı sana kendini nasıl hissettirirdi?
Elimden geleni yaptım olmuyor demek bir seçim. Elimden geleceklerin hepsinin farkında değilim demekte bir seçim. Belki denediklerimin ötesindekileri yaratacak bir kasa sahibim ancak kullanılmamaktan bu kas çok güçsüz kaldı. Peki o zaman bu kası kullanmaya başlarsam, güçlenir miyim?
National Geographic’de Einstein ile ilgili bir belgeselin başında Fazıl Say kısa bir konuşma yapıyor. Diyor ki; 3-4 yaşlarında oyuncak bir org almışlar bana ve bir gün fark etmişler ki, ben daha o yaşlarda dinlediğim müzikleri oyuncak orgum ile kendi kendime çalabiliyorum. Ve o zaman benim yetenekli olduğumu keşfetmişler. Ancak bugün geldiğim yere sadece yeteneğim ile gelmedim. O günden beri hiç durmadan çalışıyorum. İşte hayattaki kaslar da böyle. Yeteneğinden bağımsız olarak durmadan o kasını geliştirmek için çalışmaktan sorumlusun. Gücünün kaynağı sensin. Oluyor demek için…