TACI DÜZELT
- Alper Apaydın
- 14 Şub
- 1 dakikada okunur
Bugün Instagram’da okuduğum bir cümle beni etkiledi. “Gerçek Kraliçe, başkasının kafasında eğilmiş tacı düzeltendir.” Bu hayata gelmemize vesile olan iki kişi vardı. Kimimizi bu kişiler büyüttü, kimimizi büyükannemiz, teyzemiz, çocuk esirge kurumundaki ablalarımız. Özünde tek bir gerçek var ki, biz insanoğlu kolektif bir toplulukta büyüyor, yetişiyoruz. Yani yalnız değiliz. Beni bugünkü ben yapan, karakterimi oluşturan o topluluğun etkileri kaçınılmaz. Bugün de yalnız değilim. Başardığımda da yenildiğimde de hep birlikteyiz. Bugün ben başarmış, senden daha güçlü görünebilirim. Ancak yaşam düzlükten oluşmuyor. Dik yamaçlar, zorlu mevsimler, sıcak çöller, ılık meltemler hepsi benim için, bizim için var. Belki ben ılık meltemi yüzümde hissederken, sen çölün sıcağında kavruluyorsun. Sen yanarken zayıf düşmüş olabilirsin. Kendi başarı, güç sarhoşluğumla seni arkada bırakmaya hakkım olmadığını biliyorum. Gün gelecek ben kavrulurken, sen kadehini kaldırıp mutluluğa diyeceksin. Zamanlarımız her zaman denk düşmese de birbirimizi duymak, dinlemek, anlamaya emek vermek çok değerli. Mutluluğu paylaşmaktan zevk alırken, ihtiyaç halinde kaymış şaküle el vermek, ayarı kaçmış teraziye ağırlık olmak, tıkanmış nefese can vermek, birlikte eğlenebilmek kadar değerli. Çünkü benim büyümem, gelişmem, zenginleşmem, mutluluğum yetmiyor. Beni bahanelerinle küçültmen de seni büyütmüyor. Yalnız yaşamıyorum, senle birlikte biz olduysam, senin tacını düzeltmek kitaba yazılmamış ama kalbime kazınmış görevim. Biz birlikte güzeliz, birlikte neşeliyiz, birlikte keyifliyiz. Sen de sen de kalma, elinin uzandığı uzaklıktaki tacı düzelt ki dünya güzelleşsin.

